Davranış Eğilimlerimizle Demans ve Bilişsel Gerileme Arasında Bağlantı Var mı?
Kişiliklerimizin, davranış ve düşünce kalıplarımızı şekillendirerek fiziksel ve zihinsel sağlığımızı etkilediği bilinen bir gerçek. Peki bazı kişilik özellikleri demansa doğru ilerlemeyi ya da demanstan kaçınmayı etkiliyor olabilir mi?
Yaklaşık 2.000 kişiyi kapsayan yeni bir araştırma, kişilik özellikleri ile demansa yatkınlık arasında bağlantılar buldu.
Araştırma sonuçları özdisiplin sahibi olmanın orta düzeyde bilişsel bozulmaya karşı koruma sağladığını, buna karşın duygusal olarak dengede olmayan insanların (nevrotik) daha uzun yıllar boyu bilişsel gerileme yaşadığını ortaya koyuyor.
Bulgular, kişilik özelliklerinin bilişsel durumlar ve ölüm arasındaki geçişleri nasıl hızlandırabileceğine veya yavaşlatabileceğine dair yeni bir anlayış sağlıyor.
İki kişi hayal edin: Birincisi, mükemmel bir özdisipline sahip ve son derece organize; ikincisi ise biraz daha kırılgan, endişeli ve duygusal olarak dengesiz biri olsun. Sizce hangisi 70’lerini geçtiğinde bilişsel gerilemeden muzdarip olurdu?
Bir ömür boyu organize ve üretken olmanın beyni koruyabileceği ortaya çıktı. Yüksek stres ve endişe durumlarında, beyin daha çok zorlanıyor olabilir. Ortalama bir yaşam süresi boyunca tutarlı bir şekilde deneyimlenen stres ve endişe hali beyne zarar verebilir.
Amerikan Psikoloji Derneği’nce yapılan ve Journal of Personality and Social Psychology Dergisi’nde yayımlanan yeni bir çalışma, bazı kişilik özelliklerinin ileri yaştaki yetişkinlerin bilişsel gerilemesini etkilediğini gösteriyor. Victoria Üniversitesi’nden yazar Tomiko Yoneda liderliğindeki araştırmacılar, özdisiplin ve sorumluluk sahibi bireylerin demans geliştirme olasılığının çok daha düşük olduğunu buldular.
Duygusal olarak dengeli olmayan bireylerin -strese ve endişeye daha yatkın insanlar olarak- bilişsel gerilemeye düşme ve orada kalma olasılıkları daha yüksek. Araştırmacılar, kişilik özellikleri ile bilişsel gerileme riski arasındaki ilişkiyi tahmin etmek için yaklaşık 2.000 ileri yaşta yetişkin üzerinde yapılan yaklaşık yirmi yıllık değerlendirmelerden elde edilen verilerden yararlandılar. Oluşturdukları model, bilişsel bozukluğun her aşamasındaki ilerlemenin diğerini nasıl etkilediği ve kişiliğin, hepsinin düzenlenmesinde nasıl bir rol oynayabileceği konusunda araştırmacılara yeni bilgiler sağladı.
Kişiliğin Rolü
Kişiliğimiz içsel bir pusula görevi görür. Hayatımız boyunca, bizi belirli davranışlara ve düşünce kalıplarına doğru çeker veya onlardan uzaklaştırır. Hastalıklara karşı dirençli olmamız ya da uzun ömürlülük, aslında sağlığımıza zarar verebilecek veya fayda sağlayabilecek durumlar bu kişilik faktörlerine bağlıdır.
Kişiliği değerlendirmenin yaygın bir yolu, bir bireyi Beş Büyük kişilik özelliğine (NEO Beş Faktör Envanteri) göre sıralamaktır:
1- Dışa dönüklük, 2- Uyumluluk, 3- Açıklık, 4- Özdisiplin, 5- Duygusal Dengesizlik.
Hepimiz kişilik özelliklerinin hayatımızın kalitesini ve süresini nasıl etkilediğini bilmek istiyoruz. Kişilik ve yaşam süresi arasındaki ilişki çok dikkat çekmiş ve kişiliğin etkililiğine dair geniş bir anlayış oluşmuştur. Örneğin, son derece organize ve özdisiplinli olma eğiliminde olan sorumlu bireylerin şiddet gösterme ve uyuşturucu kullanma olasılığı daha düşüktür. Ayrıca sağlıklı bir diyete sahip olma ve iyi egzersiz yapma olasılıkları daha yüksektir. Öte yandan, doğal olarak endişe ve strese eğilimli olabilen nevrotik bireyler, uyuşturucu, alkol ve hatta şiddet içeren kısa süreli rahatlamaya yönelme eğilimindedir. Dahası kronik stres, düşük beyin hacmi ve bilişsel gerilemenin diğer biyolojik göstergeleri ile ilişkilidir.
Model Oluşturma
Kişilik özellikleri ve bilişsel sağlık arasındaki ilişkiyi incelemek için araştırmacılar, Rush Memory Aging Program’daki 1.954 katılımcının verilerini analiz ettiler. Bu program, Chicago’nun belli bir bölgesinde yaşayan ileri yaştaki yetişkinlerin (ortalama 80 yaş) zihinsel ve fiziksel sağlığını izledi ve inceledi. 1997 yılında, demans tanısı olmayan katılımcılara, programın bir parçası olarak NEO Beş Faktör Envanteri aracılığıyla bir kişilik değerlendirmesi uygulandı.
Kişilik özelliklerini ve bilişsel bozukluğu değerlendiren araştırmacılar ayrıca cinsiyet, eğitim, kalp hastalığı, felç, vasküler hastalıklar ve depresif belirtiler gibi değişkenlikleri de göz önünde bulundurdular. Katılımcıların büyük çoğunluğunu kadınlar (yüzde 74) oluşturuyordu.
Araştırmacılar özellikle normal beyin sağlığından orta derecede düşüşe geçiş ve bilişsel bozulmadan normal sağlığa geri dönme potansiyeli ile ilgileniyorlardı. Beş temel kişilik özelliğinden özdisiplin, duygusal dengesizlik ve dışadönüklük üzerinde çalıştılar. Bu özelliklerden herhangi birinin demansa doğru ilerlemeyle ilişkili olup olmadığını soruşturdular.
Modellerin sonuçları netti: Özdisiplin ölçümlerinde daha yüksek puan alan bireylerin bilişsel bozulma riski azalırken, duygusal dengesizlikte daha yüksek puan alan denekler tam tersi bir kadere maruz kaldı. Dışadönüklük skorlarının bilişsel gerileme ile daha karmaşık bir ilişkisi vardı. Modele göre, en dışa dönük bireyler bilişsel bozulmaya karşı özel bir koruma almadılar. Bununla birlikte, bu bireyler ılımlı düzeyde bozulma geliştirdikten sonra, iyileşme olasılıkları daha yüksekti, bu da daha yüksek dışadönüklüğün bu bireylerin yardım aramasına neden olabileceğini düşündürüyordu. Genel olarak, kadınların bilişsel gerileme yaşama olasılığı erkeklerden daha düşüktü ve yüksek öğrenim, bilişsel bozulma riskinin azalmasıyla ilişkiliydi. Kişilik özelliklerinin hiçbiri yaşam beklentisi ile ilişkili değildi.
Kişilik Ancak Bu Kadar Etkili Olabilir
Araştırmacıların bulduğu önemli ilişkilerin çoğu, bilişsel bozukluğun başlangıcı ile ilgiliydi. Demans ve ölüme geçiş, herhangi bir spesifik kişilik özelliği ile ilişkili değildi. Bir bütün olarak ele alındığında, bu sonuçlar küçük veya orta derecede bilişsel bozukluk geliştiren kişilerin süreci tersine çevirme şansına sahip olduklarını ve kişiliğin ölçekleri iyileşmeye veya daha fazla bozulmaya doğru çevirebileceğini göstermekteydi. Bununla birlikte, demans bir kez ortaya çıktığında, kişiliğin etkileri kayboluyordu. İncelenen 1.954 kişiden sadece 114’ü demanstan orta derecede bozulmaya gitti ve sadece 12’si tamamen iyileşti. Öte yandan, 725 birey veya katılımcılarının yüzde 37’si, küçük ila orta dereceli sorun teşhisi konduktan sonra fark edilebilir düzeyde bilişsel bozukluk sergilemeye geri döndü.
İlgi Uyandıran Sonuçlar
Araştırmacılar, Beş Faktör’deki diğer iki özelliğin (uyumluluk ve deneyime açıklık) bilişsel gerilemeyi nasıl etkilediğini değerlendiremediler, ancak her iki özelliğin de gelişmiş sağlıkla ilişkili olduğunu biliyoruz. Veriler ayrıca çok eğitimli, kadın ve beyaz bir popülasyondan geldi. Daha çeşitli bir veri kümesinde deneyime açıklık ve uyumluluk ölçümlerinin getirilmesi, çalışmanın genellenebilirliğini artıracak ve kişilik özelliklerinin bilişsel durumlar ile ölüm arasındaki geçişleri nasıl etkilediğine dair anlayışımızı genişletecektir. Ek olarak, araştırmacılar kişiliğin, ileri yaştaki yetişkinlerde, özellikle de beyinleri fiziksel değişiklikler yaşayanlarda dönüşebileceğine dikkat çekti. Araştırmacılara göre, “kişilik özellikleri 30 yaşından sonra nispeten istikrarlı olmasına rağmen, demansa doğru giderken daha önemli kişilik değişiklikleri meydana gelebilir.